- Nefis bir tabiat dekoru içinde gördüklerimiz -

Buca Orta Mektebi'ni arıyordum! Bucalıların çok iyi tanıdığı Halime Kadın, tabiatın yeşilli, morlu renklerini içererek Buca tepelerine yaslanan ihtiyar bir çamlığı işaret etti: ''işte oradadır'' dedi. 

- Ne yapacaktın bakalım?

- Ben gazeteciyim görüşecektim.

''Anladım'' dedi Halime Kadın. ''Anladım. Ben sana bir şey öğreteyim mi?''

- Öğret!

- Buraya neden Buca denildiğini biliyor musun?

- Hayır!

- Bundan yüz küsur yıl evvel burada Mister Buç isminde hayırsever bir İngiliz otururmuş. O zamanlar buralar yedi, sekiz ailelik ufak, köyümsü bir yermiş. Mister Buç o kadar hayırsever bir adamcağızmış ki, civar halkı burasını anmak istediği zaman misterini kaldırarak Buç, Buç deyip dururlarmış. Mister Buç ölmüş, fakat adı miras kalmış.

- Teşekkür ederim Halime Kadın!

Nefis bir tabiat dekoru içine yaslanan Buca Orta Mektebi, adeta bir sanatoryum gibi havadar ve şirin. İnsan burada okumak, tahsil görmekle değil hatta bir iki saatini geçirmekle bile hayatına bir şeyler ilave ettiğine inanıyor. Mektebin değerli direktörü Bay Faik benim bu konuşmama cevap veriyor: ''Hakkınız var, diyor. Bilhassa dışarıdan gelen talebeler mektebin havasından sağlıkça büyük istifadeler ediyorlar. Yılda beş, sekiz, on kilo alanlarımız talebe arasında noksan değildir.  

- Ne zaman kuruldu burası?

- Beş yıl önce. Binalar ve bu geniş koruluk, İzmir'de ''Ispartalı'' adı ile anılan meşhur bir Rum zenginindi. Düşman İzmir'i işgal ettiği zaman Ispartalı burasını o zaman başvekil bulunan Venizelos'a hediye etti. İstirdattan sonra partiye kalan bu bina nihayet Kültür Bakanlığı emrine, mektep binası olarak kullanılmak üzere bırakıldı. 

- Talebe sayısı ne kadardır?

- Okulumuz muhtelitti. Şimdilik 350 talebesi var. Bu yekunun (toplam) 120'si leylidir (yatılı). 50 kız talebemiz vardır. Yatı kısmımız müsait olsaydı bu elli rakamı beş yüze çıkardı. Şimdiye kadar yani beş yıl içinde 217 mezun verdik. 

- Çalışmalarınız?

- Normaldir. Fazla bir şey yaptığımıza sahip değiliz.

- Mektebinizde sigara içmenin yasak olmadığını söylüyorlar.

- Size söylenilen aşağı yukarı doğru gibi bir şey. Okulumuzda bir ''Nikotinle Mücadele Kolu'' vardır. Bu kolun küçücük bir nizamnamesi ve bu nizamnameye bağlı olarak bir de propaganda teşkilatı mevcuttur. Bazı çocuklar oluyor. Bunlar daha mektep sıralarına devam ederken sigaraya alışmış bulunuyorlar. Bunlara birdenbire: ''mektepte sigara içilmez!'' dediğimiz gün gizli içeceklerine inancım var. Hepimiz sigaranın zararını bildiğimiz halde içiyoruz. Bu itibarla okul içinde faydalı sayılabilecek bir teşkilat vücuda getirdik. Hayır, buna ''bir teşkilat vücuda getirdik'' diyemeyiz. Çocuklar kendi aralarında bir teşkilat kurdular. Mektebe her giren yeni talebe ''Nikotinle Mücadele Kolu''na adını yazdırmak mecburiyetindedir. Sigara içenler, bu kolun tayin ettiği bir yerde sigara içmek hakkına haizdirler. Başka yerlerde sigara içmek yasaktır. ''Nikotinle Mücadele Kolu'' propagandalar yaparak, sigaranın yaptığı zararları karikatürler, canlı tablolarla teşhir ederek talebeye sigaranın zararlarını anlatmaya çalışıyor. Çocuğun şuuruna hitap ederek sigaranın zararını anlatmak bence daha makul ve faydalı oluyor. Bu propagan ... kedenler adına, yıl sonunda ''Nikotinle Mücadele Kolu'' tarafından bir şölen veriliyor. Bütün bu meşguliyetler, vesileler talebeyi hiç değilse oyalamakta ve mektepte sigara içmeye alıştırmamaktadır.

- Amerikanvari propaganda -

Bu Amerikanvari propaganda usulüne hayran olmamak kabil (olanaklı) değil. Bu orijinal buluşla talebe-muallim samimiyetini daha sık bağlarla perçinleyen mektep idaresi, Kültür Bakanlığı'nın kurduğu esaslar dahilinde talebeye kabil olduğu kadar fazla bir şeyler vermek istiyor. Talebe muallimin arkadaşı, muallim talebenin sır ortağı ve her şeyidir.

- Direktör Bay Faik anlatıyor -

- Okulun haysiyet divanı ve inzibat meclisi muattal vaziyette. İki yıl içinde talebeye ... medik. Bunun bence içlik bir sebebi var. Okulumuz muhitin uzağında olduğu için bize gelen talebe, okul idaresine pek kolay ısınıyor. Bizim alakamıza yakınlaştıktan sonra da mektep idaresini kıracak, gücendirecek hareketlerden kendisini saklamaya çalışıyor.

- Talebe Kurumları -

- Okulumuzda talebeyi meşgul edecek bir çok hayırlı kurumlar vardır. Kütüphane kolu, hars (kültür) kolu, hayvanı ve nebatı (bitki) koruma kolu, sosyal yardım kolu, kızılay gençlik kolu, müsamere ve spor okulları, musiki, resim ve nikotin kolları bütün talebeyi birer vazife ile kendisine bağlamıştır. Denebilir ki, okulda işsiz, vazifesiz bir talebe bile yoktur.

- Kaliforniya'dan gelen hediyeler -

- Junior Red Cross (Amerikan Kızılhaçı) bağlı ulusal sağlık teşkilatından okulumuza bir çok kıymetli eserler, albümler, Kaliforniya kuru meyveleri ve Amerika'daki sağlık kurumlarının çalışmaları hakkında hazırlanmış broşürlerden mürekkep bir seri hediye edildi. Bu müessese şimdi bizden karşılık istiyor. Talebemiz buna mukabele edebilmek için geceli-gündüzlü bir çalışma zevkine kendisini kaptırmıştır. Bizde talebe organizasyonları, talebe teşkilatı, talebe çalışması hakkında ayrı ayrı bir düsturlar (kitaplar) hazırlamaktayız. Ayrıca buna bir de mecmua ilave ederek göndereceğiz. Ege bölgesi meyvelerinden bilhassa üzüm, incir ve fındıklardan hediyeler hazırlamaktayız. Bunları da bir mukabele olmak üzere ''Junior Red Cross'' müessesesine iki hafta sonra göndereceğiz. 

- Hayvanat bahçesi -

Buca Orta Okulu'nun zengin ve orijinal köşelerinden biri de hayvanat bahçesidir. Okulun tabiiye (doğa) öğretmeni Doktor Halid Hakkı hayvanat bahçesini gezdirirken bana bir maymun gösterdi. Bu maymun okulun baştan başa mevzularından birini teşkil ediyor.



26 Şubat 1936, Yeni Asır