ORTODOKS GÖÇMEN BİR AİLENİN HİKAYESİ


Boyacı (Boyadji) ailesi İzmir'e 1860'larda Bulgaristan'ın Plovdiv şehrinden geldiler. Aile Bulgarca konuşan Ortodoks Hıristiyan bir aileydi. Ailenin bazı üyeleri Plovdiv'de yaşamaya devam etti. Bildiğim kadarıyla ailemizin en eski üyeleri büyük büyükbabam ve büyük büyükannem olan Sofya Boyacı ve Gavril Boyacı'dır. Gavril'in anne ve babası Kiaska ve Stefan Plovdiv'de Türkler ve Bulgarlar arasındaki karışıklıklarda dolayı 19. yüzyılın ortalarında kaçıp gelmişler. Bu dönem korkunun egemen olduğu ve İzmir'e geldiklerinden sonra 1870'lerde Batak bölgesinde Bulgarlar'a karşı bir katliam gerçekleştirilen bir dönemdi.

Sofya Boyacı'nın anne-babası doğumundan önce İstanbul'dan gelmişler ve şimdi Bulgaristan'da yaşayan Sofya, 20. yüzyılın başında İzmir'de doğmuş. 1970'lerde Bulgaristan'a geri döndüler. Beş çocukları oldu: Evdokiya, Hristo, Aleko, Ansa ve Kalina. Aleko Boyacı şimdi İstanbul'da yaşıyor ve Katerina Paltas isminde bir Rum bayan ile evli. Büyükannem Evdokiya Boyacı 1938'de İzmir'de doğmuş ve Kadir Eser isminde bir Pomak (Bulgarca konuşan Müslüman) ile evlenmiş. Gavril Boyacı İzmir'e geldiğinde kök boya üreten bir işyeri açmışlar. 1940'lara kadar işlerini sürdürmüş ve İkinci Kordon'da bir ev almışlar. Sonradan, Buca'da arsa satın almışlar ve bir ev yaptırmışlar.

Sofya Boyacı'nın kız kardeşlerinden biri, Anna, Vasili Vasilyadi gibi bir isme sahip bir İzmir Rum'u ile evliymiş ve 1922'de İzmir'i (kocasının) akrabalarıyla terketmiş. Bundan sonra da kendisinden bir daha haber alınamamış.

Sofya Boyacı Fransız Levanten Balladur ailesinin yaşadığı evi ve bugün özel bir öğrenci yurdu olarak kullanılan, bir kız kardeşinin de gelin gittiği Rum Vasili ailesinin ikametgahını hatırlıyor. Vasili ailesi tütün ticareti yapıyordu ve kendileri gibi tütün ticareti yapan İzmirli Rum Papadimitrio ailesi ile ticari ilişkileri vardı. İzmir'de 1922'den önce Slav dillerini konuşan 800 kişi vardı. Fasoli bölgesi ile Frenk mahallesi arasında bulunan Sveta Mariya isminde bir kiliseleri vardı. Ayrıca eski isimleri hatırlıyor: Melantia (Karataş), Enopi (Göztepe), Mirakti (Kokaryalı), Paradiso (Kızılçullu) ve Imerion (Gaziemir). Fasoli bölgesi 1922'deki yangında tamamen yok oldu ve yerinde bugün Fuar alanı var. 

Sofya Boyacı 1922'deki nüfus mübadelesine Türkler ve diğer yabancılarla evli olan ya da yabancı pasaport taşıyan bazı Rumlar'ın dahil olmadığını hatırlıyor. Katolik ya da Protestan mezhebini tercih etmiş Ermeniler de 1922'den sonra İzmir'de kalabilmiş. Ancak, Gregoryen Ermeniler ayrılmış ve mahalleleri olan Basmahane yanmış. Buca'daki Ortodoks toplumdan geriye kalanlar 1930'lar ve 1940'larda Yukarı Aya Yani Kilisesi'nde ibadetlerini yapmaya devam etmişler, 1950'lerde ise Alsancak'taki Hollanda Kilisesi'ni ya da Buca'daki Protestan Kilisesi'ni kullanmışlar. Bu durum Protestan Kilisesi'nin ibadete kapandığı 1960'larda sona ermiş. 1922'ye kadar bazı Ermeniler Aya Vukla Kilisesi'nde ibadet ediyorlarmış ve bunlara ''Hayhurum'' yani Ermeni-Rum deniyormuş. 1922'ye kadar İzmir'deki ticaret odasında Rum ve Ermeniler de varmış ve hatta buranın başkanı bir Osmanlı Ermenisi olan Mesrob Simonyan imiş. Önemli tüccar Levanten ailelerin Whittall, Giraud ve Aliotti aileleri olduğunu hatırlıyor. Giraud ailesi gibi pek çok Levanten aile Rumlarla evlilermiş.

9 Eylül 1922'de İzmir'e giren Türk Ordusu disiplinsizmiş. Bir Türk askerinin kendisinden tavuk istediğini hatırlıyor ve meşhur şarkıları ''allı gelin telli gelin'' imiş. Bu askerler sarkıntılık etmeye eğilimliymişler. Kendisi İzmir Evanjelik ve Paradiso'daki Amerikan Koleji'nde okumuş. Kolejin müdürü Bayan Mimie'yi hatırlıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında Fransız, İtalyan, Amerikan ve Musevi okulları varmış ve San Antonio İtalyan Hastanesi, Fransız Hastanesi (her ikisi de Alsancak'ta) ve Karataş Musevi Hastanesi varmış.

Boyacı ailesinin Urla'da kendi düzenledikleri pek çok çiftliği varmış. Bugünki Kuşadası ve Çeşme için sırasıyla ''Scala Nuovo'' ve ''Krini'' isimlerini kullanırlarmış. İzmir'e en yakın Ortodoks Slav toplumu Marmara Denizi kıyısındaki Bandırma'daymış. Buca'daki tüm Slavca konuşan Ortodokslar'ın aynı zamanda Rumca da konuştuklarını hatırlıyor. Muhtemelen (Buca'daki) Svoboda ailesi Bulgar ya da Rus kökenliymiş, Sandreczki ailesi ise Leh kökenli.

İzmir'de ayrı ayrı İngiliz, Fransız, Hollandalı ve İtalyan ticaret odaları vardı. Bazı Rumlar da bu odaların içerisinde görev almaktaydı. Xenopoulos Fransız odasında çalışıyordu, Papadimitiou ve Diamantides ise İngiliz odasında. 20. yüzyılın başından 1910'ların ortasına kadar Buca'da aynı zamanda büyük bir evi bulunan Hacı Davut Farkoh, İzmir Ticaret Odası başkanıydı. Farkoh ailesi Süryani Ortodoks idi ancak Davut Farkoh'un Amerikan vatandaşlığı da vardı. Bu bağlantısı sayesinde de uzun süre başkanlık yapmayı sürdürdü. İzmir'deki yangından sonra İzmir'de yaşamaya devam etmediği kesin ve muhtemelen yangından önce İzmir'den ayrılmıştı. 1919'dan 1922'ye kadar Mesrop Simonyan bu görevi devam ettirdi. Mesrop Simonyan, Misak Morakyan (Ermeni), Eusthatios Iliadis, Xenophon Mpodoroglou (ikisi de Rum), Bohor Benevada (Musevi), Eliezer Gifre (Guiffray - Fransız Levanten), Hristaki Atnasole ve Diogenes Kasapoglou (ikisi de Rum) ticaret odasının 1922'ye kadarki Müslüman olmayan üyeleriydi.

Sofya Boyacı Levanten Albert Whittal'ın, 1940'larda Buca'daki Forbes Evi'nde yaşadığını hatırlıyor.

Buca'daki insanların çoğu ya Rum ya da Ermeniydi.

Ümit Eser, 2006



Bu yazı eski bir Bucalı olan Evdokiya Boyacı (Boyadji) ile yapılan bir söyleşi ile ortaya çıkmıştır.

Buca ile ilgili kısımlar İngilizce'den Türkçe'ye çevrilmiştir.

Kaynak: levantineheritage.com