Buca şarbaylığının nazarı dikkatine - Buca'da hemen her adım başında başı boş, serseri köpeklere tesadüf edilmektedir. Bu halin memleketin sıhhat noktası nazarından bir çok fenalıkları görülmektedir. Bunlardan birisini bizzat maruz kaldığım hücum ciheti ile menfaatı umumiye namına bildirmeyi bir borç bilirim:

30-6-935 pazar günü saat 20-5 da (akşam sekiz buçuk) evime dönüyordum. Oturmakta olduğum Köprülü sokağındaki evime yaklaştığım sırada Dramalı Bay Ahmed'in kapısı önünde iki azılı ve azgın köpeğin hücumuna ani olarak maruz kaldım. Köpekler üzerime o derece saldırdılar ki bütün elbiselerim parça parça oldu. Bu sırada acı acı bağırmaya başladım. Fakat hiç bir kimsenin imdadıma yetişmediğini gördüm. Yalnız nedense Bay Ahmed'in evinden çıkan bir kadıncağız güç halle hayatımı kurtarabilmiş ve bu suretle elbiselerimin parçalanmasıyla hadise kapanmıştır. 

Bununla beraber köpeklerin kuduz olmak ihtimalini düşündüm ve karakola koştum. Köpekleri de oraya götürttüm, muayene ve baytar (veteriner) tarafından müşahede altına alınmasını karakol komutanına söyledim. Bundan başka hadiseden şarbayı (belediye başkanı) da haberdar ettim. Fakat, akabinde köpeklerin salıverildiğini ve sahibine de sadece köpekleri bağa götürmesi tavsiyesi yapıldığını ve bu suretle meseleye lazım gelen ehemmiyetin verilmediğini maalesef görüyor ve anlıyorum. Halkın sıhhat ve hayatı ile alakadar bu meselenin böyle ehemmiyetsizce kapatılması çok hayretimi celbetti.

Şimdi şarbaylığımızdan soruyorum: Buca'da başıboş köpekleri toplamak kime aittir? Bunlar hakkında şimdiye kadar ne yapılmıştır? Karakola giden köpeklerin muayenesi için baytara malumat verilmiş midir? Her tarafta köpekler numaralanırken Buca'da bu azgın mahlukların bu kadar serbest bırakılmasına sebep nedir? Yoksa varlıklarından hala bir uğur mu bekleniyor?

Dileklerimin saygılı gazetenizin bir köşesine sıkıştırılmasını ve hadise esnasında canımı kurtaran kadıncağıza teşekkürlerimin sunulmasını delaletlerinizi diler ve derin saygılarımı sunarım. Sayın gazetenizin çok eski okuyucularından. Safiye Ulueren.



4 Temmuz 1935, Yeni Asır